TASVİR-İ MEKÂN

[Halit Oguz]

Geleceği bilinen lakin zamanı bilinmeyen
bir müjdedir beklenen
asrın tüm felaketlerinin sonu ondadır
asrî bütün çılgınlıklar onda sakinleşir
asra dair ne varsa silinecek ve
yeni bir asır başlayacaktır onunla
felaket asrında doğmuş olanlar
geçmişlerine, bir kabustu, diyecekler
-bir kabustu, uyanmayı özleten-

Birtakım sesler var herkesçe duyulmakta
yorumlayabilen yok
kimine hoş bir şarkı gelir kimine yardım dileyen bir çığlık
kimi semavî sanır bu sesi, kimine göre bu
iblisin hırıltısıdır
yönünü şaşırmış ölümlüler sesin yerini de tayin edemezler
şimal diye cenubu gösterir kimi
biri kalkar elini doğan güneşe çevirip,
garptan gelmekte, der
halbuki öyle bir asırdır ki o
gördükleri güneş değil bir yangındır zulmün yaktığı

Her esir değilim diyen meczuptur
-esaret dört duvar arasında yaşanmaz yalnızca-
cazibeler çevirmiştir ferdiyetçi şuursuzların çevresini
-bir şeye esir olmamak uğruna, her şeye esir olunur mu?-
bölünmenin sonunun felaket olduğunu
en iyi nükleer fizikçiler bilir ve
hiroşima’dakiler yaşamıştır
-insanlar bölünerek çoğalmazlar-

tersyüz olmuş bir asrın yaşlı doğan çocuklarıyız
bebek ölümlerinde baş sıralardayız
yer ölülerini dışarı atmakta ve sinesine
dirileri katmakta
çarelerin hastalık hastalık diye kapıdışarı edildiği bir asrı
ne tavsif
ne de tasvir edebiliyorum
anlatılmaz
yaşanmamalı…

[HALİME ALTAN]

okudugum her yazında bır yerlere gıdıyorum.. o kadar guzeller kı gunlerce okusam sıkılmam.. bu yuzden senı tebrık edıyorum..

[Faruk Saim]

ben de tebrik ediyorum sayın okuyucular...